
Fikret, eski mesleği olan
gemiciliğe dönmüş, tayfa olarak çalıştığı gemiyle uzak denizlere
açılmıştır. Gemi Hint okyanusunda seyrederken Somali’li korsanların
saldırısına uğrar, korsanlar gemiyi ele geçirir, Fikret denize atlayıp
kaçar. Ertesi gün Fikret baygın bir halde Hindistan sahilinde bir
kumsalda karaya vurur. Bir kaç hintli köylü Fikret’i bulur, tedavi etmek
için yakınlardaki bir Budist tapınağına götürürler. Aradan beş ay
geçer, Fikret sağlığına kavuşur, tapınakta eğitim gören Serkan adındaki
bir Türkle tanışıp arkadaş olur. Ferrari'sini Satan Bilge tadında ki
Serkan, Fikret’in karakterine ve hayata bakış biçimine hayran olmuştur.
Fikret ve Serkan Türkiye’ye dönerler. Serkan bir kaç gün misafir etmek
için Fikret’i çiflik evine davet eder.Ertesi sabah Fikret arkadaşı
Müjdat’la buluşur. Fikret’le birlikte haciz malların satıldığı Yed’i
Emin Deposundan mal alıp-satmayı planlamaktadır. Fikret ve Müjdat o gece
Müjdat’nin evine giderler. Uyumak için yatağa girdiklerinde o gün açık
arttırmadan aldıkları tablonun içindeki kurt, tablodan çıkar, Müjdat’ın
içine girer.
